Untitled Page
BURDUR VE İLÇELERİ KÜLTÜREL TANITIM.............HOŞGELDİNİZ

   
  Burdur ve İlçeleri Kültür Web Tanıtım Sitesi
  Tarihi Yerler
 

BURDUR TURİSTİK YERLER

ANTİK KENTLER:

DÜĞER (TYMBRİANASSUS) :
          Burdur’da Klasik Çağ’a ait bilinen en eski yerleşim yeri, Düğer Köyü’ndedir. Yunan Arkaik Dönemi’ne rastlayan ve Frig Kültürü özelliklerini gösteren Tymbrianassus Antik Kenti, Yarışlı Gölü’nün doğu kıyısındaki yarımadada yer alır. Kent M.Ö. 6. yüzyılın sonlarında kurulmuştur. Düğer’de bilimsel kazı yapılmamış, kaçak kazılarda ortaya çıkarılan buluntuların ele geçirilebilen büyük kısmı Burdur Arkeoloji Müzesi’nde toplanmıştır.
          Bulunan eserler arasında, tapınak olduğu sanılan birkaç yapının pişmiş topraktan kaplama levhaları vardır. Bu levhalar yapıyı doğanın yıpratmasından ve yangından korumak için yapılmıştır. Levhaların üzerinde bulunan “Grifon” başlı hayvan figürleri de, dinsel inançlar göre yapıyı kötü ruhlardan korumaktadır. Dönemin süsleme motifi ise, dört yapraklı yoncadır.

          KİBYRA :
       
   Burdur’un Gölhisar İlçesinde yer almaktadır. Çok yüksek olmayan üç tepecik üzerinde kurulmuştur. Çevresinin sağlam surlarla çevrili olduğu sanılan antik kent, dörtlü bir tetrapolisin başkentidir. Tetrapolis, Kibyra, Oinoanda, Balbura ve Budon sitelerinin birleşmesiyle oluşmuştur.
          Kibyra’nın atları ve silahşörleri ünlüdür. Kibyra’da hayvancılık ileriydi. Aşağı agorada dericilik yapılıyordu. Yakın zamana kadar işletilen maden ocakları ve arazinin doğal yapısında bulunan demir madeni, Kibyra’da demircilik sanatının varlığının kanıtlarıdır.
          En parlak dönemi M.S. 2. yüzyılda yaşayan antik kentin geçmişi Helenistik döneme kadar uzanıyor. Kibyra’nın ilk halkı, Milias kökenli Pisidyalılardır. Volkanik bir arazide kurulu şehir, sık sık deprem felaketine uğramış, son bir depremden sonra halkı yavaş yavaş çekilmiş ve Bizans döneminde küçük bir yerleşme olarak varlığını sürdürmüştür.
          Kibyra, Burdur yöresinin oldukça iyi korunmuş antik kentlerinden birisidir. Stadyum, tiyatro ve 4 bin kişi alabilen küçük bir tiyatro havasındaki odeon, Kibyra’da sosyal ve kültürel bir kavmin yaşadığını gösteriyor. Antik Frigya, Pisidya, Likya ve Karya arasında bir geçiş bölgesi oluşturan Kibyra, Kültür karakteri olarak bu dört antik bölge kültürünün ortak izlerini taşıyor.

          KREMNA :
          Burdur’un Bucak İlçesinin Çamlık köyü yakınlarında yer alıyor. Aksu vadisine hakim dil biçiminde bir tepe üzerinde kurulu kentte, konumu nedeniyle Eski Yunanca’da “Uçurum” anlamına gelen Kremna adı verilmiştir.
          Antik PİSİDYA bölgesinin önemli kentlerinden bir olan Kremna’nın en eski kavmi Solymoslular’dır. Antik kent, sırasıyla Lidya, Pers Makedonya, Bergama Krallığı, Roma ve Bizans egemenliğinde kalmıştır. En parlak dönemini M.S. 2. yüzyılda Roma devrinde yaşayan Kremna’nın kalıntıları, Roma dönemine aittir. 1970-1972 yılları arasında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan olağanüstü güzellikteki Athene, Leto, Nemesis, Asklepios, Hygeia, Herakles ve Apollon heykelleri, Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir.  (Daha fazla bilgi için tıklayın)

          KODRULA :
          Bucak ilçesine bağlı Kestel Köyü’nün yakınlarında yer alır. Bugünkü Kestel Köyü’nün adı da antik Kodrula’dan gelmektedir. Helenistik dönemden Bizans dönemine kadar kesintisiz yerleşim yeri olmayı sürdüren antik kentin yapıları, zirveden yamaçlara kadar inmektedir. Etekte işlevi anlaşılamayan büyük bir yapı bulunmakta, bunun doğusunda Dor düzeninde yapılmış bir tapınak yer almaktadır. Nekrtopol, şehrin cephesindeki kesme taşlardan yapılmış sur kalıntılarının dışındadır.

          SİA (TAŞTANDAM) :
          Bucak İlçesinin Kızılkaya bucağına bağlı Karaot Köyü sınırları içindedir. Kalıntıları nedeniyle “Taştandam” denilen Sia Antik Kenti, bir Pamfilya kentidir. Taştandam tepesi ile güney ve batı etekleri üzerinde kurulu kentin, kuzey, doğu ve güney kayalıkları iki üç katlı ve güçlendirilmiş surlarla çevrilidir. Eteklerinde kısmen düz ve çamlık yerler, şehrin kutsal ve nekropol alanıdır. Mezar anıtları da buradadır. Helenistik ve Roma dönemlerine ilişkin kalıntılar içeren şehir, yerleşim yerinden uzaklığı ve yolunun olmayışı nedeniyle çok iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir.

          SAGALASSOS :
         Sagalassos antik kenti ilk kez 1706’da Fransız bir gezgin tarafından bulundu. Ancak bu yerleşim yerinin Batı Torosların en önemli antik kentlerinden Sagalassos olarak tanımlanması ancak 1824’te gerçekleşti. Bu kentte kazılara 1985’te başlandı. Kazılar günümüzde de hala devam ediyor. Bu yerin seçilmesinin başlıca nedeni dağların sağladığı koruma olsa gerek.Ayrıca Tekne Tepe’nin batısında bulunan geçitin kontrolü de önemli nedenler arasında. Bölgenin en geç M.Ö 6000’de yerleşime açıldığı düşünülüyor. Sagalassos kentinin ise M.Ö 3000’lerde yerleşime sahne olduğu, yine aynı zamanlarda adını aldığı düşünülüyor. Pisidia kabilelerinin M.Ö 1000’de buraya varmışlar. Ormanların kesilmesi M.Ö 1700’lerde bölgede Pisidia’lilarin yaşadığına bir kanıt oluşturuyor. Daha sonra tarımın yoğunlaşmış ve ekonominin Hitit İmparatorluğunun çöküşüyle başlayan karanlık çağlarda kapalı ekonomi ile en üst düzeye ulaşmıştır. M.Ö....

(Daha fazla bilgi için tıklayın)

          BUBON :
          Gölhisar ilçesinin İbecik Köyü yakınlarında, Dikmen Tepesi denilen mevkidedir. Pınar meşesi denilen sık çalılıkların içinde gizlenen Bubon Antik Kenti, 1960’lı yıllarda büyük bir yağmaya uğramış, M.S. 2. yüzyıla tarihlenen birçok bronz heykel başı yurt dışına kaçırılırken yakalanarak Burdur Müzesi’ne kazandırılmıştır. Görkemli Apollon heykeli, müzede sergilenmektedir. Bu buluntular, Bubon’da antik çağlarda bir bronz heykelcilik okulu ve atölyesinin varlığını kanıtlamaktadır. Kaçak kazılarda çok büyük tahribata uğramış şehirde, günümüze kadar gelen kalıntılardan Agora, Tiyatro, Su Sarnıcı, Çeşme ve Mabetlerin olduğu anlaşılmaktadır.
          Bubon antik kentinin geçmişi hakkında fazla bir şey bilinmiyor. M.Ö. 190 yıllarında Araxs’ın müttefiki olarak savaşa giren, daha sonra Oioanda, Balbura ve Kibyra kentlerinin oluşturduğu Tetrapolis’te yer alan Bubon, diğer şehirlerle birlikte Likya’ya geçmiştir. M.S. 1. yüzyılda ise bir Roma kenti olarak karşımıza çıkmaktadır.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol